/home/ahmetb
  • Blog
  • About me
  • Tweets
  • GitHub
  • Talks
19 October 2010

put.io'nun Altyapısı ve Ölçeklenebilirliği Üzerine Röportaj

Uzun süredir değinmek istediğim bir konu, belki de Türkiye’den çıkmış tüm zamanların en harika web girişimlerinden biri put.io. Tanıtımı ve ne iş yaptığıyla ilgili pek çok yazı başka bloglarda mevcut. Fakat put.io sıradan bir web girişiminden öte, bir çok mühendislik problemine güzel çözümler getirmesiyle dikkat çekiyor. Bugün put.io’nun kurucularından Cem Başpınar (aftermath) ile put.io’daki teknik konular üzerine bir söyleşi yaptık. Umarım put.io ile ilgili efsanelere ve aklınızdaki sorulara yanıt olur. :)

**Dışarıdan bakıldığında put.io’da hangi teknolojilerin kullandığını bilmiyoruz. Kısaca, put.io hangi dillerde kodlandı, hangi veritabanı sistemini kullanıyor?

** put.io’nun büyük kısmında PHP üzerinde çalışan bir web çatısı olan Symfony‘i kullanıyoruz. Sistemin altyapıdaki işleyişini sağlayan job‘ların çoğu yine PHP, bazıları ise Python‘da kodlanmış durumda. İlk başlarda PHP’yi seçme sebebimiz bu dilde geçmişte edindiğimiz iyi tecrübeler, know-how ve ekibimizin bilgisi ön plandaydı. İlerleyen zamanlarda PHP’nin memory management’ı iyi yapamadığını gözlemledik. Zaman zaman job’larda gereksiz şişmeler oluyordu. Python’da ise bu sorun olmuyor ve performansı çok daha iyi. Read More →

06 October 2010

Google Neden En İyisi?

Bilkent IEEE Öğrenci Kolu TEKNOLOJİ 101 e-dergisinin Eylül 2010 sayısında çıkan “Google neden en iyisi” başlıklı kısa yazım üzerine birkaç şey eklemek istedim. :) Epeydir süregelen Google hayranlığım doğrusu yakın zamanlarda sekteye uğradı. Elbette Google her zaman en iyisi değil. Fakat yaptığı işlerde en iyi araştırmaları yapıp ürünleri en doğru şekilde ortaya çıkaran şirket. En basitinden web’in ilk zamanlarından beri arama motorları var. Fakat insanlara en ilgili sonuçları en kullanışlı biçimde sunmayı Google’ın keşfettiği bir gerçek.Yazıda da anlattığım neredeyse bütün Google ürünlerinin arkasında bilgisayar bilimleri (computer science) dalları var.

İlginçtir ki biz mühendisler (Amerikalıların deyimiyle) roket bilimi yapmaya bayılıyoruz. Yaptığımız şeyleri nasıl daha karmaşıklaştırıp artistik biçimlerde yapabiliriz demenin yollarını arıyoruz. Doğrusu hedef kitleniz, yani kullanıcınız yaptığınız bu mühendisliği ne biliyorlar ne umursuyorlar. Yani “they don’t give a shit”. Bu yüzden bir web projesinde önemli olan ürünü sunuş biçimini doğru yapmak. Read More →

04 October 2010

Neden Açık Kaynağa Katkıda Bulunmalısınız?

Berker‘in paylaşımından denk geldiğim ve görüşlerime tercüman olan Shalin Shekar Mangar‘ın bu yazısını Türkçe’ye çevirme ihtiyacı hissetim. Kendi görüşlerimi eklemiyorum, bu yüzden tartışmaya oldukça açık. İleride çok sayıda insanı yönlendirebilecek bir yazı bulunması umuduyla çevirdim. Umarım faydalı olur. Keyifli okumalar. Not: Aşağıdaki yazı ve sunum Allahabad-Hindistan Bilgi Teknolojileri Enstitüsü’ndeki (IIIT) öğrencileri açık kaynaklı projelere, özellikle Apache Lucene, Solr ve Hadoop üzerine katkıda bulunmak konusunda teşvik etmek için hazırlanmıştır. Birinci konuşma bu iken ikincisi “Apache Software Foundation ile Tanışın” konuludur ve 2., 3. ve 4. sınıf öğrencilerine Lucene, Solr, Hadoop projeleri hakkında kısmen teknik bilgi vermek için hazırlanımştır.

İstediğiniz zaman istediğiniz üzerine çalışın

Herkes havalı projelerde çalışmak ister. Lakin gerçek hayatta büyük ihtimalle maaşı iyi olsa bile bir işte veya pozisyonda takılıp kalırsınız ve çok düşük ihtimalle bu iş üzerine çalışmak istediğiniz konularla ilgilidir. Derslerde algoritmalar, dağıtık sistemler, doğal dil işleme, bilgi temini (information retrieval), biyoinformatik ve birçok bilgisayar bilimi ve uygulamaları hakkında konular öğrenirsiniz; fakat gerçek hayatta yazılım şirketlerinin çoğunda yapılan  işlerin sadece küçük bir miktarının derslerinizde öğretilenlerle alakası vardır. Read More →

21 September 2010

reCAPTCHA Neden Sucks?

Recaptcha ÖrneğireCAPTCHA, bilmeyenler için, Facebook-Twitter gibi bir çok büyük sitede kullanılan ve iki kelimeden oluşan resimli “güvenlik kodu” uygulaması. Aslında yaptığı şey, Google Books tarafından taranıp internete aktarılan 10 milyondan fazla [1] kitabın OCR okuyucular tarafından okunamayan kısımlarının kullanıcılara okutulması. Son zamanlarda Google tarafından satın alınan [2] reCAPTCHA ile aslında kullanıcılar girdikleri kelimeler ile OCR okuyucularının okuyamadığı kelimeleri insanı hesaplama kabiliyetlerini kullanarak okuyorlar, hem de bir güvenlik doğrulaması sağlanmış oluyor. Bir süredir üzerinde kafa yorduğum konulardan biri de human based computation. Bir şekilde insanların beyin gücünü kendi uygulamanızın faydası için kullanıyorsunuz. CAPTCHA’nın (basit güvenlik kodu sistemi) yaratıcısı genç profesör Luis von Ahn tarafından Carnegie Mellon’da geliştirilen reCAPTCHA aslında başlarda sadece OCR sistemlerin okuyamadığı yazıları kullanıcılara okutmak için tasarlanıyor, ama daha sonralarda Google Books’un yüzlerce kütüphanede devam eden kitap tarama operasyonundan beslenmeye başlıyor.

Read More →

17 September 2010

Microsoft Student Partner oldum

En son 2006’da Microsoft Jr. Yaz Okulu’na gittiğimden beri Microsoft teknolojilerine oldukça uzak kaldığımı söyleyebilirim. Geçen süre zarfında Microsoft ürünlerinin-teknolojilerinin sadece son kullanıcısı oldum.

Geçen bir iki sene boyunca Microsoft’un geliştirici araçlarında ve platformlarındaki gelişmelere gerek blog yazılarından gerek haberlerden denk geliyordum. Ne yazık ki çok ilgilenme vaktim de olmadı. Bu sene Bilkent’ten MSP’lik için yaptığım başvuru bu ay başında kabul edildi. Seçilen diğer arkadaşları da tebrik ederim. :) MSP ne yapar, ne eder diye merak edenleri MS Akademik’e yönlendirebilirim.

Microsoft Student Partner Read More →

14 September 2010

API veya Platform Sunan Türk Web Servisleri

[caption id=“attachment_1544” align=“alignright” width=“272” caption=“xkcd: Duty Calls”]What do you want me to do?  LEAVE?  Then they’ll keep being wrong![/caption]

API neden önemlidir, nasıl sunulmalıdır? mevzusuna daha önce değinmiştim. Ne yazık ki millet olarak biz Türklerin yarattığı web projelerinde API veya platform sunma alışkanlığı ne yazık ki yok. Bunun birkaç nedeni olabilir:

  • Gerçekten içeriğimiz yok. Sitelerimiz çok basit işler yapıyor ve elimizde ne kullanıcı verisi var, ne de kayda değer bir içerik sağlayabiliyoruz. (en yaygın sebep)

  • Korkuyoruz. Başkaları API’ımızı kullanarak bizim sitemizdeki verileri çalıp kendi çıkarı için kullanabilir ve bizim gücümüzden faydalanabilir. (büyük ihtimalle o kadar kıymetli bir veriniz yoktur ve emin olun iyi bir geliştirici sitenizden o veriyi isterse alır)

  • Tembeliz. Zaten sistem çalışıyor ve potansiyel kullanıcılarımızın %99’u siteyi kullanıyor, paramızı da kazanıyoruz, niye API yapalım ki? (Yukarıda linkini verdiğim sunumdan: Bugün twitter API, twitter’dan çok kullanılıyor!)

  • Cahiliz. Web girişimcilerinin yöneticileri veya bu konuda karar vermesi gereken kişi, yeni nesil web ve mashup kültüründen haberdar değil.

  • Masumuz. API nedir ve neden sunulmalıdır biliyoruz ama elimizdeki veriyi aslında kayda değer değil sanıyoruz. İşte o cesur ve yüz akımız API & platform sunan web girişimlerimiz:

Read More →

09 September 2010

Bir Devin Omuzlarında: Google Instant

Bu aralar sıkça ölçeklenebilirlik üzerine yazılar okuyorum. Her zaman olduğu gibi tükenmeyen bir heyecanla ilgimi çekmeye devam ediyor. İtiraf etmek gerekirse bu tip mühendislik problemlerine oldum olası ilgi duymuş ve çözümlerini merak etmişimdir.

Bugün Google, lab‘dan aniden çıkmış bir arama ürününü duyurdu. (Google Search 2010 Instant Lansmanı-87 dk) Google Instant. Özetle siz arama kutusuna yazmaya başladıkça sayfanın kalanında gerçek arama sonuçları ve önerileri gelmeye başlıyor. Arama kutusunda gelen önerileri tab tuşu ile tamamlayabiliyorsunuz. Elbette son kullanıcı ve arka tarafta neler olduğu hakkında fikri olmayan biri için oldukça basit ama kullanışlı bir uygulama. Çünkü sıradan kullanıcı aramasının sonucunu en hızlı şekilde görebilecek ve tüm sayfanın yüklenmesini beklemeyecek olması kullanıcı deneyiminde belki de bir devrim. (Kullanıcı deneyimi demişken elbette işin içinde Marissa Mayer parmağı var.) Read More →

03 September 2010

Turkcell Teknoloji'de Staj: 9.Hafta - Bir Maceranın Sonu

TTech’in Bahçesinde Hep Beraber Son dediysem aslında kötü bir bitiş değil bu. :) Dolu dolu geçirdiğim iki aylık hoş bir maceranın sonuna geldim. Sayısız değerli insanla tanıştığım, sayısız şey öğrendiğim, bir gününde bile sıkılmadığım ilk zorunlu stajım bugün sona erdi. Stajda şirket için çok büyük bir şey bırakamasam da harcadığım bütün zamanda mutlaka kendime bir şeyler kattım ve bulduğum önemli noktaları insanlarla paylaşmaya özen gösterdim.

Elbette okulun stajı zorunlu kılmasının sebebi öğrencinin piyasayı görüp yönelimlerini belirlemesi. Fakat ben bu stajda içinde bulunduğum Incubation (kuluçka) grubunda staj öncesi yönelimlerimi neredeyse hiç değiştirme düşüncesine kapılmadım. Aklımdaki yönelim incubation-startup kültürüyle birebir örtüştüğü için gelecekte yapacağım işi de daha iyi şekillendirmiş oldum. Yine de aklımda kalan soru işaretlerinden biri benim için startup’ların mı yoksa kurumsal oluşumlarda çalışmanın mı daha avantajlı olacağı. Bunu da zaman gösterecek. :)  Read More →

  • ««
  • «
  • 22
  • 23
  • 24
  • 25
  • 26
  • »
  • »»