Bir süredir ufak tefek NLP projeleriyle ilgilenmeye başlayan ben, Deniz Yüret’in hazırladığı Emacs Turkish mode‘un Emre Sevinç tarafından yapılan Python çevirisini Java için uyarlamış bulunuyorum.
_Deasciifying _kelimesi ilk etapta yabancı gelebilir, özetle Latin alfabesindeki harfler kullanarak yazılmış Türkçe yazıları tekrar Türkçe’ye özel harflere kavuşturma işlemi olarak tanımlayabiliriz. Turkish deasciifier‘ın yaptığı da tam olarak bu. Türkçe klavye sahibi olmayanlar (veya sahip olup İngilizce ayarında kullanmaya alışmış olanlar), uzun yazılar yazdıklarında bunu Türkçe harflere çevirmek için bu kütüphaneyi kullanabilirler.
Örneğin:
Hadi bir masal uyduralim, icinde mutlu, doygun, telassiz durdugumuz. yazısı, deasciifying işlemi sonrasında aşağıdaki gibi olacaktır: Hadi bir masal uyduralım, içinde mutlu, doygun, telaşsız durduğumuz. Kullanım alanlarına örnek verecek olursak, bir foruma yazı yazarken veye e-posta yollarken Türkçe karakterleri düzeltmek istiyorsanız kuracağınız bir Firefox veya Chrome eklentisi ile tek tuşla anında yazıyı düzeltebilirsiniz. Yahut sitenizde ziyaretçilerinizden düz yazı içeriği veya _feedback _topluyorsanız daha okunaklı olması açısından sitenin backend‘inde bu kütüphaneyi kullanabilirsiniz.
Bugün itibariyle Turkcell Teknoloji’deki stajımın yarısını doldurdum. Geçen dört haftada buraya oldukça alıştım ve şimdilik bitmesini istemiyorum. :) Keşke okul daha geç açılsaymış ben de 3 ay staj yapabilseymişim diyorum şimdi.
Verimli bir hafta geçirdim. Üzerinde çalıştığım proje _release _aşamasına neredeyse geldi. Neredeyse sadece arayüz giydirme, entegrasyon, yük ve kullanılabilirlik testleri kaldı diyebiliriz. Markasını da oturttuktan sonra güzel bir ürün haline gelecek. Özene bezene alt yapısını hazırladığım, her koduna _comment _eklediğim için mutluyum. Geçmişte çıkardığım kişisel projelerde altyapının güvenilirliğine ve sağlamlığına önem vermiyor, sadece çalışacak hale getiriyordum. Fakat bir şirket için bir ürün çıkarma aşamasında en verimli ve güvenilir yöntemleri düşünmek zorunda kalıyorsunuz. Umarım en kısa zamanda yine bir yazıyla sizlerin de beğenisine sunabilirim. :)
Turkcell Teknoloji’de İlk haftanın ardından ciddi staj temposuna bu hafta başlamış oldum. Stajyerler olarak çömez bakışlarımızı da gizlemeyi öğrendik ve artık ortamda kamufle olabiliyoruz.
Pazartesi gününden beri stajyer arkadaşım Sarper’le sıfırdan ufak bir proje geliştirmeye başladık. Daha doğrusu başlayamadık. :) Çünkü projeyi geliştirmemiz için burada geliştirilen bir framework‘ü kullanmayı öğrenmemiz gerekiyor. İlk birkaç gün Spring Framework okuyup öğrendik. Her mantıklı yerde olduğu gibi burada da RTFM geleneği var. Sonraki günlerde ise Tomcat ve Memcached üzerinde projeyi ayağa kaldırıp Hello World! yazdırmakla uğraştık. En güncel problemimiz ise Hibernate ile projeyi veritabanına bağlayamamak oldu. Üstelik daha önce Hibernate kullanmış olmama rağmen framework içinde bean olarak çalıştığından _konfigüre _edemedik. Yıllardır web dillerine dandik diyen bir insan olarak bu defa o diller için “adam haklı beyler” dedim.
Öncelikle başlık tamamen sansasyonel. Büyük beklentilerle geldiyseniz en baştan sayfayı kapatmak doğrusu olabilir.
Normalde kendi okulumu seven ve her fırsatta öven birisiyim. Bireylerin yaptıklarını da büyük kurumlara ve markalara mâl etmenin doğru olmadığının da bilincindeyim.
Aşağıda ufak (aslında hem 2. sınıfa giden bir öğrenci için ve kim bilir belki ileride bir gün Türk bilgisayar bilimi adına ufak da olsa önem taşıyabilecek) görünen bir araştırma için Bilkent’teki iki hocadan (isimlerini vermek haksızlık olabilir) ve Koç Üniversitesi’ndeki bir hocadan istediğim yardımların e-postaları var. Sözü uzatmadan görüntülerle sizi baş başa bırakıyorum. :)
Bu sene 2. sınıfı bitirdiğim için zorunlu bir teknik yaz stajı yapmam gerekiyordu ve ben aylar önceden araştırmamı yapıp kararımı verdim. Ne bankalarda çalışabilirdim, ne de Siemens, Intel, Alcatel-Lucent, Nortel-Netaş gibi elektronik tabanlı şirketlerde. Benim ihtiyacım olan, küçük _startup_lar gibi çalışabilen ama büyük ve kurumsal bir firmaydı. Çalışanına değer veren, inovasyonu hedefleyen, hızlı hareket edebilen ve oturmuş bir kültürü olan bir firma arıyordum.
Sonunda bu konuda Türkiye’de staj yapabileceğim en iyi firmanın Turkcell Teknoloji olduğuna kanaat getirmiştim. Bu sene TTech, iki farklı staj programıyla alımlar yaptı. Birincisi klasik PAF Takımı, ikincisi ise bu sene yeni olan ve sadece sosyal medyada duyurulan Farkını Fark Edeni Arıyor programı. Ben ikincisine başvurma kararı aldım. Çünkü sadece geliştirici değil, aynı zamanda fikir üreten, iş geliştiren ve planlayan bir departmanda çalışmak istiyordum. Mart’ta yolladığım yaratıcı bir CV’ye Haziran’da cevap geldi. Okuldan çoğu arkadaşım staja başlamış iken ben “geç cevap döndüler, mülakatlar falan derken acaba stajı okul başlayana kadar bitirebilecek miyim” diye tedirgindim. Çünkü İK’nın CV’ye bir süre geç cevap dönmesi açıkçası beni epey telaşlandırıyordu. :)
Bir süredir Google Summer of Code programı kapsamında Pardus için yürüttüğüm PaW projesinde güzel gelişmeler var.
Windows kullanıcılarına Windows üzerinden kolayca Pardus kurup kaldırabilecekleri ve disk bölümlendirme gibi tehlikeli konularla uğraşmadan kurulum gerçekleştirebilecekleri bir proje olan PaW, artık Pardus Çalışan CD’sini boot edebilir hale geldi.
Bu hale gelmesinde mentorum değerli Renan Çakırerk‘in ve bizim için Pardus’un ram disk başlatıcısını düzenleyen Onur Küçük’ün büyük emeği var. Ayrıca bir süredir Pardus ofisine gidip geliyordum. Bana kapılarını açtıkları için proje yöneticisi Erkan Tekman’a da teşekkür borcum var.